Asher’ın tüm bedeni kıpkırmızı olmuştu, yanıyordu. Vücudundan buharlar çıkıyordu, kan fışkırıyordu ve pantolonunu kan kırmızısına boyuyordu. Mana Odası vücudundan çıkan her kalıntıyı temizlese de havadaki pis demir kokusu ağırdı.
Asher 4 saat 30 dakikaya ulaşmıştı. Büyükbabasının rekorunu kırmıştı ve yeni bir rekor kırma yolundaydı. Arthur oğlunun yeteneğini gördüğü için mutluydu. Bunu Sylvie’ye söylediğinde ne kadar mutlu olacağını düşünmekle meşguldü.
Tüm dikkatini temizliğe veren Asher, 5 saat 12 dakikalık bir sürenin sonunda nihayet durdu.Yeni attığı temeli hissetmek için gözlerini açtı ve biraz hareket etmek için ayağa kalktı. Sadece 3 saat 20 dakika dayanabilen eski benliğini geride bıraktığını biliyordu. Bu kesinlikle kötü değildi – bir dahi bile yaklaşık bir saat dayanabilirdi – ve önceki hayatında dahi Asher spot ışıklarının altında olurdu. Ancak Asher’dan yaklaşık bir veya birkaç dakika daha fazla dayanabilmiş oldukça yetenekli gençler de vardı.
Onun nesli, “Canavarların Nesli” lakabıyla herkes tarafından övülmüştü. Hiç kimse neden bu kadar çok yetenekli insanın aynı nesilde doğduğunu bilmiyordu. Ancak şimdi, Asher bu yetenekleri aşmış ve aynı zamanda Kılıç Tanrısı olarak da bilinen büyükbabası Nathaniel Von Greville’in rekorunu kırmıştı.
“Tebrikler, Arthur. Nathan Greville gibi bir canavar daha ailenizde yeniden ortaya çıktı.” dedi Edward.İkisi de Asher’a dikkatle bakıyordu. Aniden Asher’ın kanlı giysilerin hepsi kandan temizlendi ve tüm teri yok oldu.
Asher, Edward’ın düşüncesini takdir ettiğini belirtmek için başını salladı ve Edward da ona gülümsedi.
“Ama bunu herkese duyurmadan önce babama söylemem gerekiyor gibi duruyor.” dedi Arthur, bazı şeyleri göz önünde bulundurarak.
“Duyurmaya gerek yok. Sadece Büyükbabama söyle. Şu anda çok fazla ilgi görmek istemiyorum. Dünya Akademisi başladığında bu, tüm dünya için eğlenceli bir sürpriz olacak.” dedi Asher, gömleğini giyerken yüzünde bir sırıtmayla.
“Ve baba, tüm bunlardan oldukça yoruldum. Eve gidip bu konuyu daha sonra konuşalım.” dedi Asher, Arthur’un bir şey söyleyemesine fırsat veremeden ağzını kapatmasına neden oldu.
“Ah, tamam o zaman öyle yapalım.” dedi Arthur üzgün bir sesle. Oğlunun muhteşem ötesi yeteneğini tüm dünyaya duyurma konusunda çok heyecanlıydı ancak Asher buna karşıysa bunu yapamazdı.
“Ve bu seferki yardımınız için teşekkür ederim Bay Edward.” Asher, Edward’a minnettarlığını ifade ediyordu.
“Ah, endişelenme. Bu yaşlı adam da senin bu canavarca yeteneğini gördü.” dedi Edward gülerek.
Asher odadan çıktı ve neşeyle sohbet eden Arthur ile Edward’ı yalnız bıraktı. Sistemi açmak istedi ama eve gidene kadar beklemesi gerekiyordu çünkü orada rahatsız edilmeyecekti. O ve Emmy, Arthur olmadan ayrıldılar çünkü muhtemelen Arthur eve gitmeden önce ofisine geri dönecekti.
Asher, Greville Malikanesi’ne ulaştı ve Emmy’ye kimsenin onu rahatsız etmesini istemediğini söyledi. Odasına döndüğünde kendini çok yorgun hissetmesine rağmen sisteme bakmak için seslendi.
“Sistem.”
[Tebrikler ilk ana görevi tamamladınız.]
[Görev ödülünüzü almak ister misiniz?]
Asher, S Sınıf Kan Soyu Mana Kontrolü’nün yerine ne elde edeceğini merak ettiği için çoktandır bekliyordu. Aklının bir yerlerinde Mana Kontrol’ünden vazgeçmek istemiyordu ama daha güçlü olmak için bir şeyleri feda etmesi gerektiğini biliyordu.
“Ödülü al.”
[Ödül alınıyor ………………]
[ Tek seferlik kan soyu değişimi (Sınıf ?) kullanıldı ]
[ Uyarı **Biiip**** ***bİiip** …………….]
“Ne oldu?” diye sordu Asher, ne olduğunu anlamadan.
[ Bu kan soyu sizi vücudunuzla asimile olamayacak kadar güçlü kılacak ]
[ Beyniniz işe yaramaz hale getiren ve bu süreçte sizi öldürebilecek hayal bile edilemeyeceğiniz bir acı yaşayacaksınız ]
[Devam etmek istiyor musunuz? ]
Asher zaten cevabını biliyordu, ‘Acı mı? Hayatım boyunca acı çektim zaten’ diye düşündü.
“Devam et.”
Yorum